Biliyorsunuz artık değil mi? Kilo vermek E=mc2’den veya H2O’dan daha karmaşık bir denklem. Aldığınız kaloriyi azalttığınızda bir ay, belki iki ay sonra bir duraklama dönemi yaşamanız veya her gün 45 dk hızlı tempoda yürümenize rağmen bir süre sonra kilo verememeniz öyle kolay açıklanabilecek bir şey değil.
Şöyle ki; eğer amaç kilo vermekse söz gelimi haftada beş gün istasyon bisikleti çevirmeye ve ağırlık çalışmaya başlamak size bir süre kilo verdirecektir. Siz bunun yeterli olmadığını düşünüp daha yüksek tempoda spor yapmaya başladığınızdaysa sonucun yine değişmediğini veya verdiğiniz kilonun çok daha az ve uzun zamana yayıldığını göreceksiniz. Bunun nedenini sonucu geçenlerde yayınlanan New York Üniversitesi’ndeki bir araştırma da açıklamış.
Siz yüksek tempodaki aktivite seviyesine geçtiğinizde vücut metabolizma ritmini değiştiriyor. Bu, daha yüksek seviyeli bir egzersizde daha az kalori yakımına geçmenize neden oluyor. Bilim bunun nedenini şöyle açıklıyor: vücudun bir eşiği var. Siz o eşiği aştığınızda isterseniz 4 saat spor yapın, harcadığınız kalorinin miktarı değişmeyecek.
Araştırmaya konu olan Tanzanya’daki Hadza kabilesinin günlük hareket seviyesi çok yüksek. Ancak ABD ve Avrupa’daki modern insanın günlük yaşantısıyla karşılaştırıldığında eşit miktarda enerji harcadığı görülüyor. Oldukça şaşırtıcı. Kabileli kilometrelerce yürüsün, avlansın ve geri gelsin; modern insanın ortalama bir egzersiz seviyesiyle aynı kaloriyi harcasın…
Bu araştırmaya göre en karlılar işe bisikletle giderler. Asansördense merdiveni kullananlar veya hafta iki üç kez spora gidenler… Yani "ortalama seviyede" egzersiz yapanlar. Daha fazlası, daha fazla kalori yakımı için “boşa harcanan zaman” demek.
Kilo vermenin egzersizle ilgili boyutundan sadece bir parçayı aktarmış oldum aslında. İşin daha büyük bölümü yemekte… Daha doğrusu, egzersiz-yemek alışkanlıklarının geçmişinde yatıyor.
0 yorum:
Yorum Gönder