 |
| GWYNETH PALTROW |
Ünlülerin özellikle de yaş aldıkça formlarını korumak için çılgınca yöntemler denediğini biliyoruz. Gwyneth Paltrow, bu ünlülerin başında geliyor. Yöntemlerini onaylayın ya da onaylamayın Paltrow’un 43 yaşında olmasına rağmen 20’li yaşlarda görünen bedeninin arkasındaki mimar, beslenme uzmanı Frank Lipman. Lipman’ın hayat felsefesi, beslenme biçimi ve önerilerini sizle paylaşmak istiyorum. Bu önerileri sıralarken cevap bulacağınız soruları özellikle belirtmek isterim:
1.Şeker neden zararlı?
2. Bazı beslenme uzmanları neden ”Et yeme” diyor?
3. Temel besinleri nereden temin etmeliyiz? Süpermarket? Halk pazarı?
4. Meyve suyu içmek neden o kadar da sağlıklı değil?
5. Şeker içeren bir yiyecek tüketilmeli mi? O yiyecek ne kadar şeker içermeli?
6. Her türlü temel gıdayı tüketirken neye dikkat etmeliyiz?
7.Vitamin ve mineral takviyesi alınmalı mı?
 |
| FRANK LIPMAN |
Lipman’ın beslenmeye ve genel anlamda sağlıklı yaşama ilişkin görüşmeleri şöyle:
*Şeker ve glutenden tamamen uzak durmalıyız.
*Uzak durmamız gerekenler metabolizma hızımız, yaşımız, günlük aktivitemiz gibi pek çok etkene bağlı. Ama herkes için geçerli olan şeyler, işlenmiş gıdalar ve mısır. Mısırın genetiğiyle oynandı. Aynı şey soya için de geçerli. Pek çok yiyeceğin içinde bu ikisi var. Çok dikkat etmek gerek. Aslında “Mısır ve soyayı hiçbir zaman yemeyin” demiyorum. “Genetiğiyle oynanmamış olduğuna eminseniz yiyin” diyorum.
*Gerçek gıdalar tüketin. Yani mümkün olduğunca doğal olsun. İdeali ya kendi çiftliğinizi oluşturmak, ya da çiftçinizin ne ürettiğini tam olarak bilmek… Tavuklarınızın serbest dolaşması, büyükbaş hayvanların çimlerde dolaşarak beslenmesi gerekiyor. Besininizin kaynağını bilmek zorundasınız. Yetiştirilen gıdaların üzerinde tonlarca zirai ilaç olmamalı.
*Eğer besinleri vücudunuz tolere edemiyorsa, bunu zihinsel bulanıklık, miskinlik, karında gaz, düzensiz tuvalete çıkma, kabızlık, yorgunluk, başağrısı, hatta eklem ağrıları şeklinde bile hissedebilirsiniz. Ama asıl sorun bu etkilerin kısa dönemli etkileri değil, uzun dönemli etkileri… Bu da sizin tolere edemeyeceğiniz besinin bir kere alınması ile değil, sürekli tüketilmesiyle ilgili. Bu sürekliler, vücudun tepki vermesine neden oluyor. Sorun o besinde değil. Besinin ne hale getirildiğiyle ilgili… Yani sorun ette değil; balıkta değil. Sorun, büyükbaş çiftliklerinde hayvanların genetiği bozulmuş mısırla beslenmesi ve yağlanmaları için antibiyotik ve hormon enjekte edilmesi… Balıktaysa yüksek cıva oranı veya balık çiftliklerinde aynı şekilde büyümeleri için hormon verilmesi…
*Herşeye rağmen tabi ben de hala şekeri seviyorum. Dondurmaya bayılıyorum. Ama bir top yiyorum sadece. Eğer birden fazla yersem ertesi gün sonuçlarına katlanıyorum. Ben 61 yaşındayım ve yaş ilerledikçe vücut şekeri yeteri kadar metabolize edemiyor. Bu nedenle şeker, şarküteri ürünleri ve tahılları çok az tüketiyorum. Benim için pirinç yemekle dondurma yemek aynı şey. Çok düşük oranda karbohidrat tüketiyorum. En az yüzde 70’i kakaodan oluşan bitter çikolata yiyorum. Ancak en fazla bir barın yarısını yiyorum. Haftada sadece bir kere.
*Çoğu kişi D vitamini, omega 3 ve magnezyum bakımından eksik kalıyor ve hemen takviye olarak dışarıdan hap yoluyla almak istiyorlar. Bu takviyeler, duruma, yaşa göre kullanılabilir ama eğer alınacaksa bunların kaliteli olması gerek. İçinde katkı maddelerinin olmaması, midede kolay sindirebilen ve gerçekten vücut sistemine giren kalitede olması gerek.
*Meyve suyu trendi çok tehlikeli. Bir bardak meyve suyunda o kadar çok şeker var ki. İnsanlar sabah kalkıp portakal suyuiçmenin sağlıklı olduğunu düşünüyor. Ancak 36-40 gr, yani 7-8 çay kaşığı şeker yükleniyorlar.
 |
| GRANOLA |
*Granola ve meyveli yoğurt için de aynı şey geçerli. Granola şeker yüklü bir yiyecek. Hazır olarak satılan meyveli yoğurtta pek çok katkı maddesi ve yüklüce şeker var. Unutmayın, yediğiniz yemek veya herhangi bir yiyeceğin içindeki şeker miktarı en fazla 5 gr olmalı.
0 yorum:
Yorum Gönder